Paranın Dünyayı Sömürme Gücü Ve Servet Uçurumunun Genişlemesi: Milyarderlerin Yükselişi

Avam Kamarası tarafından yayınlanan endişe verici bir istatistik, 2030 yılına kadar en zengin %1’lik kesimin tüm küresel servetin üçte ikisine sahip olacağını  tahmin ediyor. Genişleyen servet açığı artık sadece bir uçurum değil, dünya genelindeki tüm toplumlarda derin bir uçurumdur. Son birkaç on yıldır finansal eşitsizlik küresel ölçekte hızla ilerlemektedir; Kovid-19 salgınının başlamasıyla birlikte büyük ölçüde hızlanan bir oran. Dünya çapında yaklaşık 2.800 milyarder küresel servetin %3,5’ine sahipken, yoksulluk içindekilerin ortalama geliri düşerken zenginlikleri artarken ceplerine düşen para daha yüksek sesle yankılanıyor. Zenginlik açığıyla ilgili temel sorun, bunun beslediği eşitsizliğin boyutudur. Zenginlik eşitsizlikleri büyüdükçe, küresel eşitsizlik ve yoksullukta büyük bir artışa tanık olduk. En zengin 26 kişinin toplamının, insan ırkının en yoksul yarısı olan 3,9 milyar insanla aynı miktarda paraya sahip olduğunu kaydetti. Bu 3,9 milyarın neredeyse tamamı günde 5,50 doların altında bir gelirle yaşıyor. Gelir eşitsizliği sadece ekonomik büyüme üzerinde olumsuz sonuçlar doğurmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumdaki sosyal istikrarı da ortadan kaldırıyor.

Irkçı azınlıkların ve diğer dışlanmış grupların yoksulluktan muzdarip olma olasılıkları sosyal olarak ayrıcalıklı olanlara göre kaçınılmaz olarak daha yüksek olduğundan, ırkçılık, cinsiyetçilik ve yabancı düşmanlığı gibi çok sayıda ek sosyal sorunu ortaya çıkarıyor ve empati kuruyor.

Peki servet açığı neden arttı? Eşitsizliğin hızlanmasına ne sebep oldu?

Kovid-19 salgını sırasında milyarderlerin servetlerinde son 14 yılın toplamından daha büyük bir artış görüldüğünü, bu artışın kayıtların başlamasından bu yana en büyük yıllık artış olduğunu bildiriyor. En zengin 10 adamın serveti iki katına çıkarken dünyanın yüzde 99’unun geliri düştü. Ancak finansal eşitsizlik, Kovid-19’dan daha fazla insana bulaştı ve pandemiden önce sürekli olarak artıyordu. Serbest piyasa politikaları ve liberal ekonomi, kapitalizmin daha az düzenlenmesini zorunlu kılıyor. Kapitalist piyasa eşitsizliği besliyor ve zaten zengin olanlara ayrıcalık tanıyor; Yetersiz ücret alan ve kötü muamele gören işgücünün sırtına yaslanan servet açığının temel suçlusu budur.

Son yıllarda ekonomi politikalarına yönelik neoliberal yaklaşımlar, büyük ölçüde vergi kesintileri ile tanımlanıyor, sendikaların azalan etkisi ve refah kesintileri eşitsizliğin hızlanmasına neden oldu. Birleşik Krallık’ ta savaş sonrası konsensüsteki sosyalist politikaların sona ermesinden ve Thatcher’ın seçilmesinden bu yana, daha az piyasa düzenlemesi, zenginlerin vergilendirilmesi, sanayilerin özelleştirilmesi ve refah kesintileri yaşandı. Bu tür politikalar dünyanın her yerindeki ülkelere yansıyor, özellikle ABD neoliberal ekonomik piyasa politikalarını destekliyor. Reagan’ın teşvik ettiği ‘damlama’ ekonomisi, zaten zengin olanlara fayda sağlamak için bir bahaneydi. Zenginlik, liberalizmin önerdiği gibi alt sınıflara ‘damlıyor’; bunun yerine zenginler daha zenginleşiyor, fakirler ise daha fakirleşiyor. BM, 2021 yılında dünya çapında 751 milyon insanın yoksulluk içinde yaşadığını  tahmin ediyor. Diğer uçta ise en zengin yüzde 0,0001, 2019-2021 arasında yüzde 14 büyüyen zenginlikleriyle rahatça oturuyor. Bunun en ahlaksız kısmı? Bu paranın büyük kısmı hiçbir yere gitmiyor. Bu, ekonomiye geri yatırılmıyor ya da yardım kuruluşlarına teklif edilmiyor; bu yalnızca sermayenin seri üretiminin bir gösterisi. İklim değişikliği, yoksulluk, evsizlik; tüm bu sorunlara milyarderlerin zenginliğiyle çözüm bulunabilir.

Para güçtür ve en zengin bireyler dünyadaki zorlukların çözümüne yardımcı olma gücüne sahiptir. Dünya çapında her dakika 11 kişi açlıktan ölüyor, ancak servetinin hiçbiri bu krizi çözmeye harcanmadı. Zenginlik uçurumunun temel gerçeği, bugün gördüğümüz bu kadar aşırı düzeydeki eşitsizliğin etik ve ahlaka aykırı olmasıdır. Bir kimsenin bir milyar dolara sahip olmasının haklı bir nedeni yoktur; hiç kimse bir başkasından milyarlarca kat daha fazla çalışamaz. Sömürü yoluyla olağanüstü miktarda servet birikimi sağlanıyor ve zenginler daha da zenginleştikçe ve servet açığı genişledikçe, milyonlarca insan her gün acı çekmeye devam ediyor. İronik bir şekilde, onları orada tutmayı seçenler, bunu düzeltme gücüne sahip olanlar.

1 Yorum

  • Abdulkadir Yılmaz
    Posted 4 Kasım 2025 21:49

    Güzel bir yazı olmuş, ellerinize sağlık

Bir yorum bırakın

GMKA A.Ş. 2025 Tüm Hakkı Saklıdır.